sinifcicekleri
 
  Ana Sayfa
  Haberler
  Atatürk
  Belirli Günler
  Rehberlik
  Okulda Beslenme
  2.sınıf Dosyalar
  3.sınıf dosyalar
  4.Sınıf
  5.Sınıf
  Biraz da Eğlence
  Gerekli linkler
  İletişim
  Deneme Sonuçları
  Albümlerimiz
  Ankelerimiz
  Çiçeklerim
  Ziyaretçi Defteri
  Etkinlikler
sinifcicekleri copyright
Belirli Günler
YENİ YIL
 
Aralık ayının son günü gece yarısından sonra yeni bir yılın ilk günü başlar. Ocak ayının birinci gününden Aralık ayının 31. günü gece yarısına kadar geçen süreye bir yıl denir.
 
Dünyanın; biri Güneş, öbürü kendi ekseni çevresinde olmak üzere iki türlü hareketi vardır. Dünyanın Güneş çevresinde bir kez dolanması bir yılda tamamlanır. Bu hareketten mevsimler oluşur. Dünyanın kendi çevresinde dönmesinden gece – gündüz meydana gelir.
 
Dünyamız Güneş çevresindeki dolanımını 365 gün 6 saatte tamamlar. Her yıl 365 günden artan 6 saatler 4 yılda bir 24 saat, yani 1 gün eder. Bu bir gün 4 yılda bir Şubat ayına eklenir. Böylelikle, 28 gün olan Şubat ayı 4 yılda bir 29 gün olur. Buna artık yıl denir. 4’le bölünebilen yıllar artık yıldır.
 
Dünyamız Güneş çevresinde dolanırken yumurta biçiminde bir yol izler. Bu yola dünyanın yörüngesi denir. Yerkürenin içinden geçip, kutupları birleştirdiği varsayılan eksen dünyanın yörüngesine dik değildir. 23,5 derece eğik durumdadır. Bu nedenle Dünya üzerindeki herhangi bir yere Güneşin ışınları yıl boyu aynı eğimle gelmez. Yılın kimi zamanları ışınlar dik olarak gelir. Bu yörelerde gündüzler uzun, havalar sıcak olur. Kimi zaman ışınlar eğik gelir. Bu durumda da gündüzler kısa, havalar soğuk olur. Bu sıcaklık ayrımları mevsimleri oluşturur. Bir yılda dört mevsim vardır.
 
Sonbahar 23 Eylül - 21 Aralık
Kış 21 Aralık - 21 Mart
İlkbahar 21 Mart - 21 Haziran
Yaz 21 Haziran - 23 Eylül
 
21 Mart ve 23 Eylül’de gece ile gündüz birbirine eşit olur. 21 Aralık’ta en uzun gece, en kısa gündüz, 21 Haziran’da en uzun gündüz, en kısa gece yaşanır.
 
İnsanlar tarihin ilk çağlarından beri olayları zaman içinde kolaylıkla belirlemek için yılı aylara, ayları haftalara, haftaları günlere bölmüşlerdir. Bu düzenlemeye takvim denir.
 
Her takvim önemli bir olayı başlangıç olarak almıştır. Örneğin; Müslümanlar, peygamberimiz Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç olayını takvim başı olarak kabul etmişlerdir. Buna göre düzenlenen takvime Hicri Takvim denir.
 
Bugün dünyada genel olarak kullanılan takvim, İsa Peygamber’in doğumunu başlangıç olarak alan Miladi Takvimdir. Bu takvimde İsa’nın doğumundan önceki yıllara MÖ (Milattan Önce), sonraki yıllara da MS (Milattan Sonra) denir. Geçmiş tarihler buna göre hesaplanır. Örneğin Büyük Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesi MÖ 365 yılında olmuştur. Bu: Roma İmparatorluğu’nun İsa Peygamberin doğumundan 365 yıl önce ikiye bölündüğünü belirtir. İstanbul’un İsa’nın doğumundan 1453 yıl sonra Osmanlılar tarafından alındığını belirtir. Ancak uygulamada MÖ’ler kullanılır. MS’ler ancak gerektiğinde kullanılır.
 
İnsanlar yaptıkları takvimlerde yılı 12 aya bölmüşlerdir. Bu 12 ayın 7 ayı 31 gün, 4 ayı 30 gün, Şubat ayı da 28 gün olarak hesaplanır. Her mevsim 3 aydır. Bir ayda 4 hafta, bir yılda 52 hafta vardır.
 
Bir hafta 7 gün, bir gün de 24 saattir. Bir saat 60 dakikadır. Saat zaman ölçüsü birimidir. Tarihlerin belirlenmesinde kolaylık sağlayan bir başka zaman ölçüsü birimi de yüzyıldır. Yüz yıllık zaman parçasına yüzyıl (Asır) denir. Çok eski olaylar kolaylık olsun diye yüzyıllarla belirlenir.
 
Yeni bir yıl başlarken : Biten yıl neler yaptığımızı, neler öğrendiğimizi gözden geçiririz. Çevremize yararlı olup olmadığımızı, zamanımızı iyi kullanıp kullanmadığımızı düşünürüz.
 
Her yeni yıl; yeni atılımlar, teni umutlar, kısaca yenilikler yılıdır. İnsanlık her yeni yılda tarihini yeni başarılar, yeni buluşlar, her alanda ilerlemelerle zenginleştirir.
 
Bizim de bu hızlı gidişe ayak uydurmamız, yeni yılda daha çok çalışarak daha başarılı olmamız gerekir.
Her yeni yılda yakınlarımızın, arkadaşlarımızın yeni yılını kutlarız. Yeni yılın başarılı, verimli olmasını dileriz.
 
DÖRT MEVSİM MASALI
 
Bir zamanlar Toprak Ana, evinde yalnız yaşıyormuş. Yalnız yaşamak zormuş, bu yüzden canı çok sıkılıyormuş. Bir gün kalkmış, gök kralına misafirliğe gitmiş. Sarayın kapısına varınca, gürültüler, patırtılar duymuş. Kapıdaki nöbetçiye, “bunların ne olduğunu” sormuş.
 
Nöbetçi:
― Ne olacak, demiş. Mevsim kardeşlerin gürültüsü. İkisi kız, ikisi oğlan dört yaramaz çocuk var. Kavga edip duruyorlar.
 
Toprak Ana :
― Onları bana gönderin, demiş. Ben yalnızım, biraz da benimle otursunlar.
 
Nöbetçi Toprak Ananın isteğini krala söylemiş. Kral da “Peki” demiş. Toprak Ana bunun üzerine evine dönmüş, mevsim kardeşleri beklemeye başlamış.
 
Önce en küçük kardeş gelmiş. Pembe, beyaz saçlı, güzel bir çocukmuş. Toprak Anaya :
― Benim adım İlkbahar, demiş. Size ufak bir armağan getirdim.
 
İlkbahar, çantasını açmış, çantasından tomurcuklanmış dallar, renk renk çiçek demetleri, cıvıl cıvıl ötüşen kuşlar çıkarmış.
 
Çok geçmeden ikinci kardeş gelmiş. Tombul, kırmızı yanaklı bir kızmış. Adı da Yaz’mış. Kardeşine :
― Haydi çekil bakalım, bak, ben geldim, demiş. Sonra po da çantasından çilek, kiraz, şeftali, erik gibi meyveler çıkarmış, bunları Toprak Anaya sunmuş.
 
Derken üçüncü kardeş gelmiş. Sarı sapsarı bir çocukmuş. Toprak Ana’ya :
― Ben sonbaharım demiş. Yalnızlığı, sessizliği çok severim, demiş. Sonra da kuşları kovmuş, her yeri sarıya boyamış. Ortalığa bir sessizlik çökmüş. Tam bu sırada dördüncü kardeş gelmiş. Çiçekleri, meyveleri dağıtmış, cebinden beyaz bir su çıkarmış, bu suyla her yeri beyaza boyamış. Bir yandan da :
 
― Benim adım kış, benim adım kış diye bağırıyormuş.
 
Dört kardeş de Toprak Ananın evinden gitmek istememiş. Kavgaya tutuşmuşlar. Ortalık alt üst olmuş. Toprak Ana kızmış :
― Beni dinleyin, demiş. Ya sırayla gelin, evimde üçer ay misafir kalın, ya da çekilip gidin. Hepinizi birlikte istemiyorum.
 
― Bunun üzerine mevsim kardeşler düşünmüşler. Aralarında anlaşıp Toprak Anaya, “peki” demişler. İşte o günden beri sırayla geliyor, Toprak Anada üçer ay misafir kalıyorlar.
 
YENİ YIL - ŞİİRLER
 
 12 AY
 
Yılın ilk ayı Ocak,
Kar yağar kucak kucak.
 
İkinci ay Şubattır;
Soğuğu pek berbattır.
 
Mart kapıdan baktırır,
Kazma kürek yaktırır.
 
Nisanda çiçek açar;
Sevinçle kuşlar uçar.
 
Mayısta kiraz yeriz,
Kuzuları severiz.
 
Haziranda yaz başlar.
Dağılır arkadaşlar.
 
Temmuz yakar, kavurur;
Ekinleri oldurur.
 
Ağustos harman ayı,
Sevinir köylü dayı.
 
Eylüle yoktur sözüm;
Getirir incir, üzüm.
 
Ekim ayı gelince,
Kapılırız sevince.
 
Kasımda yağmur bol,
Üşüme dikkatli ol.
 
Aralık yılın sonu,
Soğuktur eni konu.
 
Bu on iki arkadaş
Bizlere olur yoldaş.
 
Hepsi güzel, sevimli,
Çalışana verimli.
 
Tembeller ay, gün seçer,
Ömürleri boş geçer.
 
Rakım ÇALAPALA
 
YENİ YIL
 
Bir, iki, beş, on derken
Üç yüz altmış beş oldu.
Göz açıp kapamadan
Koskoca bir yıl oldu.
 
Her gün bir yaprak düştü
Takvimden yavaş yavaş.
Yıl bitti, şimdi biz de
Aldık birer yeni yaş.
 
― Yeni yıl kutlu olsun
Dedim de dün babama,
― Sağol, sevgili yavrum
― Dedi; unutma ama,
 
Çalışmak zorundasın
Bu yıl geçen yıldan çok
Artık kocaman oldun,
Boş vakit geçirmek yok.
 
Rakım ÇALAPALA
 
ANKET  
 

Sınıftaki çalışmaları yeterli buluyor musunuz?
Evet
daha iyi olabilir
fena değil
hayır

(Sonucu göster)


 
DUYURULAR  
 

 

ÇALIŞMA SAYFALARINA .sınıf 2.Yazılı tarihleri e-okul'a işlenmiştir. .

1.Yarıyıl deneme sonuçları açıklandı.

Sınıf çalışmalarımız,Etkinlikler sayfasında..

2.yarıyıl 6Şubatta başlayıp 08 Haziran 2012 de sona erecek.

Öğrencilerimize faydalı linkler,Linkler sayfamızda .

Sınıfımızdan ve okulumuzdan haberler haber sayfamızda.

5.F sınıfı .2,dönem 2. veli toplantısı 21 Nisan cumartesi günü yapılacaktır.

 

 
MEB.HABERLER  
   
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE SESLENİŞİ  

 

 

 
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE SESLENİŞİ !

*Ey Türk gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuza değin korumak ve savunmaktır.

Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli hazinendir. Gelecekte de, seni bu hazineden yoksun kılmak isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır.

Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyeti savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar çok elverişsiz bir nitelikte belirebilir. .

Bağımsızlığına ve cumhuriyetine göz dikecek düşmanlar, tüm dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler. .

Zorla ve aldatmaca ile kutsal yurdunun tüm kaleleri alınmış, tüm gemi yapım yerlerine girilmiş, tüm orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine düşman girmiş olabilir

Tüm bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, yurt içinde yönetimin başında olanlar, aymazlık ve sapma, hatta sapkınlık içinde bulunabilirler. .

Dahası, bu yöneticiler kişisel çıkarlarını, saldırganların politik amaçlarıyla birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde yıkkın ve bitkin düşmüş olabilir.

*Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve koşullar içinde bile görevin; Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Gereksinim duyacağın güç damarlarındaki soylu kanda vardır. K.ATATÜRK .

 
ATATÜRK'TEN SON MEKTUP  
 
Atatürk'ten Son Mektup !
Ey Ölümsüz Atam;

Bırakın o altın yaprağı artık, Bırakın rahat etsin anılarda şehitler. Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin. Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ? Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.

Bana, muştular getirin bir daha, Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan… Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ? Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ? Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil. .

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda, Halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz. Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın ! Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların… Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ; Laboratuarlarda sabahlayın, kahvelerde değil. Bilim ağartsın saçlarınızı… Kitaplar… Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar… Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü… Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş, Birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken. Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ? Mustafa Kemal'i anlamak itişmek değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla. Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister, Paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter ! Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil, Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.

Gereksinim duyduğum güç damarlarımdaki soylu kanda vardır.

 

 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol