|
|
|
|
Rehberlik |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ÇOCUĞUNUZDAN MEKTUP VAR
(alıntı)
Pulsuz Dilekçe (Çocuğunuzdan Mektup)
Sevgili Anneciğim, Babacığım,
Bütün
duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek
isterdim. Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam
da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni anlamaya ve tanımaya
çalışın.
Deneme
ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda,
arkadaşlıkta ve uğraşılarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her
işimde koruyup kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem
daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka
nasıl anlarım?.
Büyümeyi
çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi
alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak
isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz
verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü
tutmayınca sizlere güvenim azalıyor.
Bana
kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni
sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi
söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum.
Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan
yararlanmadan edemiyorum.
Beni
dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır.
Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Öğütlerinizden çok
davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra
yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak biribirinize
saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin
eder.
Çok
konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve
kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. "Ben senin yaşında iken..." diye
başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük
yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı
bırakın. Beni korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak
uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi
yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden
önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.
Beni,
yeteneklerimin üzerinde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri
yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin. Hiç
değilse çabamı övün. Beni başkaları ile karşılaştırmayın, umutsuzluğa
kapılırım.
Benden
yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye
kalkmayın. Bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce
ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın. Yalana sığınmak zorunda kalırım.
Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı kaybetmeyin. Kızgınlığınızı
haklı görebilirim ama beni aşağılamayın. Hele başkalrının yanında
onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç
durumlara düşürebilirim.
Bana
haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür
dileyişiniz, size olan sevgimi azaltmaz; tersine beni size daha çok
yakınlaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana
kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çalışmayın. Yanıldığınızı
görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum
ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana
verdiklerinizin yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da
biliyorum. Yukarıda sıraladaığım istekler size çok geldiyse birçoğundan
vazgeçebilirim. Yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım
sarsılmasın.
Benden
"Örnek Çocuk" olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba
olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin
çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden
başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler...
Çocuğunuz
Sevgili öğretmenim!
Size bir mektup daha yazacağım. Canım sıkıldıkça sizinle dertleşiyorum.
Çünkü beni ancak siz anlarsınız diye düşünüyorum.
Beni yanlış anlamayasın diye bir 'özür' ile başlamak istiyorum. Sizinle
yazışırken 'siz' diye başlayıp 'siz' diye bitirmek isterim. Ancak araya
bu kadar 'resmi' bir mesafe koymak istemiyorum. Resmi bir mesafe olursa
ben içimdekileri tam yansıtamam. 'Siz' değil de 'sen' diye cümlelerime
devam edeceğim için bana kırılmayın lütfen!
Merhaba Öğretmenim!
Yakında 'veli toplantıları' başlayacak. Benim içimi bir korku sardı
yine. Ne tuhaf bir korku bu aslında... Düşünsenize, dünyada beni en çok
seven insanlar olan annem – babam ve bana en çok emeği geçen insan olan
öğretmenim bir araya gelecekler, ama ben korkuyorum . Benim geleceğim
için çalışan insanlar bir araya gelecekler. Sevinmem gerekirken
korkuyorum.
Korkumun sebebi sen değilsin öğretmenim. Geçen yıl ki sınıf hocamız
yüzünden bu korku var içimde. Geçen yıl yapılan toplantıdan sonra
evimizde neler olmuştu neler! Sınıf hocamız anneme beni şikayet etmiş.
Annem o öfkeyle eve geldi. Babama her şeyi aktardı. Öyle bir fırça yedim
ki evde… Bir hafta boyunca ailemle neredeyse hiç konuşmadık.
Sadece ben değil tüm arkadaşlar aileleriyle problem yaşamıştı o
toplantıdan sonra. Sınıf arkadaşlarımızdan birisinin babası o kadar
sinirlenmişti ki, arkadaşımızı neredeyse evden kovacaktı.
Kusurlarımızı, hatalarımızı, yaramazlıklarımızı anne babalarımıza hiç
söylemeyin, her kusurumuzu ört bas edin demiyorum. Ancak anlamakta
zorlandığım bazı noktalar var.
Anne babalarımıza bizleri o kadar şikayet eden öğretmenimiz niçin hiç
iyi yönlerimizden bahsetmemiş. Bir canavarı tarif eder gibi, 'bu çocuk
adam olmaz, bu kızda iş yok, ne biçim çocuk yetiştirmişsiniz' gibi
cümleleri, bir makineli tüfek gibi velilerimizin üstüne yağdırmış eski
sınıf öğretmenimiz. Sanki anne babalarımız 'haylaz' olduğumuzu bilmiyor
mu? Biliyorlar elbette. Ancak diğer velilerin içinde bu kadar rencide
olunca tüm öfkeleriyle bize yükleniyorlar.
Sevgili Öğretmenim.
Bizim anne babalarımız zaten cahil. Bir çoğu köyden şehre çalışmak için
gelmiş, bizleri okutmak isteyen iyi niyetli cahil insanlar.
Annem, anneliği, sadece çocuk doğurup karnını doyurmak sanıyor. Babama
sorsanız bizim için ceketini satar bizi okutur. Ancak çocuk eğitmenin
doğurmak veya doyurmak olmadığını bilmiyorlar.
'Biz cahil kaldık işte! Siz okuyun diye çırpınıyoruz!' derken annemin
gözleri dolar. Ancak aynı annem her sabah güne 'Seda Sayan' ile
başlıyor. Öğleden sonraları saçma sapan kadın programları izliyor.
Akşamları da mutfakta ki Televizyon da izlemesi gereken birkaç dizisi
vardır mutlaka.
Niçin mutfakta ki Televizyon diye soracak olursanız hemen söyleyeyim.
'Ceketimi satar, sizi yine okuturum!' diyen babam, eve gelince hemen
TV'nin karşısına oturur. Haberleri defalarca izledikten sonra izleyecek
bir dizi mutlaka bulur! Hele birde maç varsa tamamdır. Misafir odasına
kimse yaklaşamaz.
Ben annemin babamın ellerinde hiç kitap görmedim. Okuma yazmaları olmasa
anlayacağım. Sanki eğitim sadece diploma peşinde koşmakmış gibi
anlamışlar.
Bizim için 'saçını süpürge' ettiğini söyleyen annem ve 'ceketimi satar,
sizi yine okuturum!' diyen babamın kendilerini eğitmek için hiç çaba
sarf ettiğini görmedim.
Bunları seninle niye paylaştığımı söyleyeyim öğretmenim.
Anne babamı size şikayet etme niyetinde değilim. Ben onları çok
seviyorum. Ancak onlara bu gerçekleri ben söylesem 'nankör evlat!'
olurum. Lütfen bir sonraki veli toplantısında beni ve arkadaşlarımı anne
ve babalarımıza şikayet etmeden önce, onlara çocuk eğitimi konusunda
biraz bilgi verin.
Karne notlarımızı saklayın, yaramazlıklarımızı gizleyin demiyorum.
Notlarımız hakkında da bilgi verin, şikayetlerinizi de dile getirin.
Ancak ailelerimizi bir araya toplamışken onlara eğitim verseniz.
Özellikle 'Çocuk Eğitimi, Ergenlik döneminde iletişim' gibi konularda
her toplantıda biraz bilgi verseniz, hem sizin işinizde kolaylaşmaz mı?
Hababam sınıfındaki o sahneyi bilirsiniz öğretmenim! Hani Mahmut hoca
tüm anne babaları sınıfa toplayıp, çocuklarının karnelerini onlara
verdiği sahne… Orada Mahmut hoca diyor ki, 'Bu karneler sadece
çocuklarınızın değil, aynı zamanda sizinde karneleriniz sayılır. Bu
notlar sadece çocuklarınızın değil sizinde notlarınız.'
Veli toplantılarına katılmayan ailelerden hep şikayet etmekte
haklısınız. Ancak bazı arkadaşlarımın aileleri öğretmenlerinin tavırları
yüzünden toplantılara katılmadıklarını söylüyorlar.
Sevgili öğretmenim!
Anne babamı sana şikayet ediyorum belki. Yaptıkları hataları
cahilliklerinden yaptıklarını da biliyorum. Ancak geçen yıl ki
öğretmenimin yaptıklarını düşününce üzülüyorum. Bir öğretmenin bunları
bilmesi gerektiğini, ve böyle basit hatalar yapmaması gerektiğini
düşünüyorum.
Tekrar ediyorum. Annem babam cahil öğretmenim!
Ya sen?
Sait ÇAMLICA
Eğitimci-Yazar
SAYGIDEĞER VELİLER,
Yeni
eğitim-öğretim programı öğrenci merkezli bir öğrenim programı
sunmaktadır.Çocuklarımızın temel yaşam becerilerine ve istenen kişisel
niteliklere sahip bireyler olarak yetişmeleri ortak amacımızdır.Bizim
ortak paydalarımız;
1.
Öğretmeye değil öğrenmeye,
2.
Ezberciliğe değil anlamaya,uygulamaya
3.
Şekilciliğe değil kişilik geliştirmeye;
4.
Başarısızlığı ölçmeye değil,başarıyı ölçmeye
5.
Korku ve otoriteye dayalı değil, sevgiye değer vermeye öğrencinin mutlu
olmasına dönük bir eğitim anlayışı uygulaması temel hedefimiz olacaktır.
Programın temel yaklaşımı ve yapısı:
Geleneksel
eğitim anlayışında öğrenciler,içleri bilgiyle doldurulabilecek boş
kaplar olarak görülmektedir.Oysa öğrenciler okula çok farklı
deneyimlerle ve düşüncelerle gelirler.Her öğrenci okula kendi
deneyimlerini,alışkanlıklarını ve beğenilerini beraberinde
getirir.Bundan dolayı bütün öğrencilerin aynı konuları aynı şekilde ve
aynı düzeyde öğrenmeleri beklenemez.Başka bir değişle,her öğrenci
kendisine sunulan uyarıcıları kendi deneyimlerine bağlı olarak
anlamlandırır ve bilgiyi kendine göre yapılandırır.Bu da her öğrenciye
kendi öğrenmesinden sorumlu olmasını gerektirir. Yapılandırıcı öğretmen
olarak hedefim
1.Öğrencileri
girişken olmaya yüreklendirmek.
2.Öğrenci
görüşlerinin dersi yönlendirmesine,öğretim yöntemlerini etkilemesine ve
dersin içeriğini değiştirmesine izin vermek.
3.Öğrencinin
kendi bakış açısını oluşturmasına izin vermek.
4.Öğrenciye kendi
düşüncelerini geliştirmeleri için fırsat vermek.
5.Soruları
yanıtlamaları için öğrencilere daha uzun süre tanımak.
6.Öğrencileri
meraklandırmak.
7.Alternatif
görüşler sunarak öğrencilerin geniş bir bakış açısı kazanmalarına
yardımcı olmak.
8.Öğrencilere
rehberlik etmek.
9.Olayları
yorumlarken basite indirgemek yerine,gerçek dünyanın karmaşıklığını göz
önünde bulundurmak.
10.Hataları
öğrencinin anlaması üzerine dönüt sağlamak için bir fırsat olarak
kullanmak.
Yeni
programda biz öğretmenler, öğrencilerimize bilgileri hazır olarak sunmak
yerine onların çeşitli etkinlikler yapmalarını sağlayarak öğrenmeye
yaklaştırmak,öğrendiklerini kalıcı hale getirmektir.
Bu etkinliklerin planlanmasında ve
gerçekleştirilmesinde veliler olarak sizlere de büyük sorumluluklar
düşmektedir.Öğrencilerimizin okuldaki öğrenmelerini takip ediniz.
Etkinlikler bazen zaman alıcı olabilir,konular az ve basit
olabilir.Ancak onların kısa sürede çok miktarda bilgiyi depolamaları
yerine daha uzun sürede bilgiyi ‘’anlayarak’’ kazanmalarını tercih
ediniz.Önemli olan akademik başarının yanı sıra yavrularımızın hayatta
da başarılı bireyler olabilmeleridir.Programın ölçme değerlendirme
boyutunda da eğitim-öğretim süreçleri değerlendirilecektir.Gözlem
formları,çalışma kağıtları,performans ödevleri,şeklinde çalışmalar
etkinlik dosyalarında bulundurulacaktır. 2008-2009 Eğitim öğretim yılı
öğrencilerimize ve sizlere hayırlı uğurlu olması dileklerimle saygılar
sunarım.
Çocuklar daha kolay nasıl öğrenir!
Öğrenme Stilleri
Modeli'nin mucidi Prof. Dr. Rita Dunn'a göre kolay öğrenmeleri için
çocuklara düşünme biçimlerine göre farklı teknikler uygulamak gerekiyor.
Çocuğunuzun ders
çalışma yönteminden memnun değil misiniz? Çabucak dikkati mi dağılıyor?
Öğrenmesini nasıl kolaylaştırabilirsiniz? Ünlü öğrenme stillleri
teorisyeni Rita Dunn, her çocuğun kendi düşünme biçimine uygun bir
öğretme yöntemi bulunduğunu savunuyor
'Cevapları rap şarkısı olarak alın' Çocuğunuz nasıl öğreniyor? Müzik
dinleyerek ders çalışması sizi rahatsız ediyor mu? Ya da masasının
üzerine yığılmış, dağınık kitaplar varken çalıştığını gördüğünüzde
içinizden "Böyle ders mi çalışılır?" cümlesini geçirdiğiniz oluyor mu?
Ödevlerini yaparken bir şeyler atıştırmak istiyor mu? Derslerini masa
yerine koltuğa ya da yatakta uzanarak yapmayı mı tercih ediyor?
Öğretmeni size dikkatinin dağınık olduğundan, sınıfta çok konuştuğundan
şikayet ediyor mu? Kız ve erkek çocuğunuz arasında öğrenme farklığını
gözlemliyor musunuz? Tüm bunlar ailelerin cevaplarını merak ettiği
sorular. Oysa öğrenme stili üzerinde çalışan uzmanlara göre, her çocuğun
ayrı bir öğrenme biçimi bulunuyor. Önemli olan çocuğun nasıl öğrendiğini
belirlemek ve yeni bilgiyi onun öğrenme stiline göre öğretmek. Dünyada
en çok araştırılan ve uygulanan Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modeli'nin
mimarı ve yaşamının 40 yılını bu konuyla ilgili çalışmalara ayıran 79
yaşındaki St. John's Üniversitesi Eğitim Yönetimi Bölüm Başkanı Prof.
Dr. Rita Dunn öğrenme stillerini ve çocukların nasıl daha iyi
öğrenebileceklerini anlattı ve ailelere uygulayabilecekleri ipuçları
verdi.
KİMİ ÇOCUĞA SES KİMİNE IŞIK GEREK
"Öğrenme stilleri" kavramı ilk kez 1960'lı yıllarda ABD'de tartışılmaya
başlandı. Bu kavramı ortaya ilk atan da Prof. Dr. Rita Dunn oldu. Amacı
her insanın farklı biçimde öğrendiğini ortaya koymaktı. Türkiye'ye
Bilfen Okulları'nda bu sistemi kurmak için gelen Prof. Dr. Rita Dunn'a
göre, "Çocuklar öğrenme konusunda engelli değiller, bizler onlara
öğretme konusunda engelliyiz." 1990'lı yılların başından itibaren
öğrenme stilleri değişik ülkelerde okullarda uygulanmaya başlandı.
Burada amaç her öğrencinin öğrenme stilini belirlemek ve ona göre
öğretmek oldu. Dunn'a göre öğrenme stilleri, "uyarıcılar" adı verilen
çevresel, duygusal, sosyolojik, fizyolojik ve psikolojik olmak üzere beş
etkene ayrılıyor. Bu etkenler de öğrenmeyi etkileyen en önemli
faktörler.
DÜŞÜNME BİÇİMİ ÖNEMLİ
Öğrenme stillerine göre, öğrenciler sağ ve sol beyinlerindeki baskınlığa
bağlı olarak bilgiyi işleme ve düşünme biçimleri açısından, analitik ve
global (bütünsel) diye psikolojik açıdan ikiye ayrılıyorlar. Öğrenme
stilleri ile ilgili 18 ülkede araştırma yapan Dunn'un sonuçlarına göre,
öğrencilerin yüzde 85'i global. Ancak öğretmenlerin yüzde 65'i analitik.
Öğretmenlerin çoğu analitik olduğu için analitik öğrenen çocuklar, bu
durumda çok şanslı. Öğrenmede kötü sonuçlar çıkmasının nedenlerinden
biri de öğrenciler global olmasına rağmen, öğretmenlerin analitik
olması. Globaller kendi hayatlarındaki önemini anlayana kadar konuya
konsantre olmakta zorlanırken, analitikler kelime ve sayılara önem
veriyor, detayları inceliyor. Bu nedenle de öğretmenlerin sınıflarında
öğrencilerin öğrenme stillerini bilmeleri ve buna göre derse devam
etmeleri gerekiyor.
GençTürk Haber
UNUTMAYI ÖNLEMENİN ŞOK KURALLARI
İnsan öğrendiklerinin
yarısını öğrenmeden sonraki ilk yirmi dakikada unutur.
Unutma öğrenmenin
düşmanıdır.Tekrar, unutmayı azaltan en önemli etkendir.
Düzenli tekrarlar
yapanlar çalışırken hafızalarındaki geniş bilgi birikimi sayesinde
yeni bilgileri çok daha kolay özümlerler.Bu tepeden yuvarlanan kar topuna
benzer, aşağı yuvarlandıkça büyür, büyüdükçe artan kütlesi ile hızı artar.
Tekrar Etmenin Yolları
1.30-40 dakikalık bir öğrenme seansı sonunda yapılmalı
ve 10 dakika sürmelidir.Bu, öğrenilen bilginin 24 saat hatırlanmasını
sağlar.
2.5-10 dakikalık süre ile yapılacak bu tekrar,
öğrenmeden 24 saat sonra yapılmalıdır.Bu kısa çalışma bilgilerin bir
hafta süreyle hatırlanmasını sağlar.
3.Öğrenmeden sonraki birinci haftanın sonunda
yapılır.Bu tekrar bilgilerin bir ay süreyle hatırlanmasını sağlar.
4.Öğrenmeden yaklaşık bir ay sonra yapılır.Bu tekrar
bilginin çok daha uzun süre sağlıklı olarak hatırlanmasını sağlar.
5.Öğrenme üzerinde en az bozucu etki yapan
etkinlik uykudur.Bu nedenle yatmadan önce
15-20 dakika özgün çalışılan konular tekrar
edilir ve sabahleyin bu konular 15-20 dakikalık bir süre hatırlanabilmesi
için önemli bir avantaj sağlanmış olur.Gerekli gereksiz her şeyi öğrenmek
yerine yalnızca gerekli olanlar öğrenilmelidir.Bunun için dershanedeki
derslerinize düzenli devam ediniz.Öğrenmede somut olanların soyut olanlara
göre kolay öğrenildiği unutulmamalıdır.Öğrendiğiniz bir ilkeyi, formülü
dershane yayınlarındaki soruların çözümünde kullanarak somutlaştırın.
Dersi Hatırlama
Öğrendikleriniz arasında bağıntılar kurunuz.Birbiriyle
ilişkilendirilen konular belleğe daha kolay aktarılır ve
hatırlanır.Öğrenirken kavramları, formülleri kodlandırın.Örneğin kimyadaki
P.V=NRT gibi bir formülü (Paran Varmı=eN RayT )
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA KURALLARI
1.Çalışmaya istekli başlanmalıdır.
2.Çalışma ortamı hazırlanmalıdır.
3.Çalışma için plân ve program yapmak.
4.Öğrenci ders çalışmaya başlarken 5N formülünü
uygulamalıdır.
Neyi
öğreniyorum?(Konu)
Niçin öğreniyorum?(Amaç)
Nasıl öğreneceğim?(Yöntem)
Nelerle öğreneceğim?(Kaynak Araç-Gereçler)
Ne
kadar öğrendim?(Değerlendirme)
5.Öğrenci çalıştığı konu ile ilgili olarak mutlaka özet çıkarmalıdır.
VELİLERE TAVSİYELER
*Öncelikle, sevgi ve saygıya dayalı aile içi sağlıklı ilişkiler kurun.
*Çocuğunuza güvendiğinizi hissettirin.
*Çocuğunuzu yermeyin, aksine övün, sürekli olumlu mesajlar verin.
Asla bir başkasıyla kıyaslamayın
*Çocuklara uygun bir çalışma ortamı hazırlayın.
*Çocuğunuzun öğretmeni ile iyi ilişkiler kurun.
*Çocuğunuzun yanında asla maddi ve manevi sorunları konuşmayın.
*Çocuğunuzun kapasitesinin çok üzerinde başarılar beklemeyin.
*Belli aralıklarla mutlaka aile toplantıları yapın,çocukların düşüncelerini
dinleyin.
Sayın veliler;
Çocuğumuzun ileride nasıl bir insan olmasını istiyorsak, öyle anne –baba
olmalıyız.
Sayın anne ve babalar;
*Veli toplantıları sadece öğrencinin ders
notlarının öğrenildiği ve değerlendirildiği
veli-öğretmen görüşmesi değil,
tek
tek öğrenci sorunlarının tespit edilip,
çözüm yollarının üretildiği bir toplantı
olduğunu hatırlatır, bilgilerinize arz ederim. |
|
|
|
|
|
|
|
|
ANKET |
|
|
|
|
|
|
|
DUYURULAR |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
MEB.HABERLER |
|
|
|
|
|
|
|
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE SESLENİŞİ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ATATÜRK'TEN SON MEKTUP |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|