|
|
|
|
VELİLERE REHBERLİK |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kimse kimseye
yasamayı öğretemez. Çocuğunuza hayatı hazır bir reçete olarak
sunamazsınız.
Çocuğunuzun hayat
yolunu çizemezsiniz, ona ancak kendi yolunu çizebileceği bir
harita verebilirsiniz.
Çocuğunuzun
yetişkinliğinde size göstereceği ilgi ve yakınlık, sizin kendi
anne-babanıza gösterdiğinizden fazla olamaz. Buna mezarlık
ziyaretleri de dâhildir.
Sevginin büyükten
küçüğe, saygının küçükten büyüğe yöneleceği doğru değildir.
Büyüğün küçüğe göstereceği saygı, küçüğe saygılı olmayı öğretir.
Çocuğa saygı demek,
onun bağımsız bir varlık olduğunu kabullenmek demektir.
Fazla sevginin
çocuğunuza zarar vereceğini düşünmeyin. Sevginin fazlası zarar
vermez. Zararla olan yanlış sevgidir.
Çocuğunuza birçok
şeyi şartlı olarak verebilirsiniz. Ancak sevginiz “şartlı”
değil, “kayıtsız saatsiz” olmalıdır.
Çocuğunuz en çok,
sevgiyi hak etmediğini düşündüğünüz sırada sevgiye ihtiyaç
duyar.
Çocuklarınıza
vereceğiniz en değerli hediye ilgi ve zamanınızdır.
Çocuğunuza canla
hayvan (kedi, Balık, kus, köpek) âlin. Bir canlıyla ilişki, onda
sevgi ve sorumluluk duygularını sözlerle sağlanamayacak ölçüde
geliştirir.
Ender durumlar
dışında, anne-baba daima ayni tarafta olmalıdır. Böylece çocuk,
anne-babanın zaaflarından yararlanmak gibi bir yola başvurmayı
öğrenmez.
Hoşgörü, çocuğunuzu
sizin istediğiniz gibi davranmaya iteklendirir.
Hoşgörü,
karşımızdakini istediğimiz gibi olmaya zorlamak denil, kendi
istediği gibi olmasına imkân vermektir.
Hoşgörü ile büyüyen
çocuklar, sabırlı ve hoşgörülü olmayı öğrenirler.
Anne-baba olmanın en
zor tarafı, bir şeyin nasıl doğru yapılacağını bildiği halde,
yanlış yapılmasına sabır göstermektir.
Amaçlar, uğurlarında
adım çaba harcanırsa ve düzenli olarak o yönde gayret
gösterilirse gerçekleşir. Mutlu ve sağlıklı çocuklar yetiştirmek
bilinçli bir zaman yatırımı gerektirir.
Çocuğunuza öğüt
vereceğinize ona örnek olun.
“Kibarlık, vericilik
ve dürüstlük” ancak yaşanarak öğrenilir. Örneğin, bir satıcının
size fazla verdiği para üstünü mutlaka çocuğun önünde geri
verin.
Erkek çocukların
babalarını, kız çocukların annelerini örnek aldıkları görüsü
doğru sayılamayacak kadar “genel” bir görüştür. Çocuklar sıcak,
yumuşak ve verici yetişkinleri kendilerine örnek alırlar.
Çocuğunuza
değerlerinizi benimsetmek istiyorsanız, az kızın ve yumuşak
olun.
Hata yaptığınız
zaman bunu kabul edin ve dile getirin.
Çocuğunuza karşı
yaptığınız bir davranışınız sizi üzüyorsa ondan özür dilemekten
çekinmeyin.
Çocuk anne-babanın
görülen birçok özelliğini aldığı gibi, gözle görülmeyen
özelliklerini de alır.
Çocuğunuzun
mizacından memnun değilseniz, kendinizin ve esinizin ayni
yastaki durumunu soruşturun. Şaşılacak benzerlikler
bulacaksınız.
Çocuğunuz bağımsız
bir birey olacaktır. Onu sizin kişiliğinizin değerlendirileceği
bir karne gibi görmekten vazgeçin.
BEBEKLIK VE ÇOCUKLUK
Bebekler kendilerine
gülünmesinden ve kendileriyle yumuşak bir sesle konuşulmasından
mutlu olurlar ve algıları gelişir. Bebeğinize gülün ve onunla
konusun.
Bazı anne-babalar
bebeklerin zekâsını geliştirebileceklerini düşünürler. Yatak
çarşaflarının renkli ve desenli olması gibi şeyler bebeğin
algısının gelişmesi için yeterlidir. Bunun ötesinde Çocuğunuzun
zekâsını geliştiremezsiniz. Çocuğunuzu zorlamayın.
Bebeğinizin diş
çıkartırken, yürümeye ve konuşmaya baslarken, huysuz olacağını
kabullenin.
Bebekler
gelişimlerinin her aşamasında huzursuz ve çekilmez olurlar.
Çocuğunuzun
televizyon sebebiyle geç yatmayı alışkanlık haline getirmesine
izin vermeyin.
Atalarımız “Uyusun
da büyüsün” demişler. Bugün doğru söylediklerini biliyoruz.
Büyüme hormonu gece uykuda salgılanır. Geç yatan çocuklar
sağlıksız olur. On iki yasına kadar çocuklar kisin en geç 21.00,
yazın 22.00’de yatmalıdır.
Yemek konusunda
çocuğun üstüne fazla düşmeyin. Onun da özel tercihleri
olabileceğini kabul edin.
Çocuğunuz önündeki
yemeği yemekte zorlanıyorsa, tabağı bitirmeye mecbur etmek
yerine, yarısını yemesini isteyin. Belki yarim tabak eksik yemek
yer, ancak adına “uzlaşma” denilen ve hayati yaşanılır kılan bir
özellik kazanma yolunda önemli bir adim atar.
Oyun oynayarak,
komiklik yaparak yemek yedirmeyin. Aksi takdirde yemek saatinde
özel ilgi bekler.
Hela terbiyesi büyük
ve küçük çisi için ayrı varılmaz. İki yasına gelen çocuğun
annesi iki gece uykusuz kalmayı göze alırsa bu is çözülür.
Çocuğunuza okumayı
okula başlamadan öğretmek için denemede bulunun, ancak asla
zorlamayın. Çocuğunuza okul öncesi öğretmek istediklerinizi
oyunla yapın. Zevk alıyorsa devam edin, istekli değilse bırakın.
Sayıları öğrendikten
sonra Çocuğunuza harçlık verin. Tasarruflarını tevsik edin.
Çocuğunuza paranın
değerini öğretin. Her konudaki âlim kararının öncelikle “ucuz”
veya “pahali”likla değil, alınacak nesnenin bu paraya “değer”
veya “değmez” olusu ile ilgili olduğunu anlatın.
Çocuğunuzun harçlığı
ile yaptığı harcamaları yönlendirin, ancak karşı çıkmayın.
Yanlış yapmadan doğrunun bulunamayacağını unutmayın.
Haftalık
alışverişinizi çocuğunuzla yapın ve taleplerini sıkılmadan ve
dürüst olarak cevaplandırın. Böylece Çocuğunuza “para
gerçeğinizi yaşatarak öğretmiş olursunuz.
Beş yasından
başlayarak Çocuğunuza günlük program yapın. Sekiz yasından
başlayarak programda onun fikirlerine yer verin. On yasından
başlayarak bırakın programını kendisi yapsın.
Günlük program ders
ve sorumlulukların toplamı değildir. Programın içinde eğlenme,
dinlenme, okuma, televizyon seyretme ve sosyalleşmenin yer
almasını teşvik edin.
Çocuğunuza sık ders
çalışması gerektiğini hatırlatmaktansa, yaptığı günlük programı
televizyonun yanına asmasını isteyin.
Küçük çocuğunuzu
asla direksiyona oturtmayın, araba kullanırken kucağınıza
almayın.
On iki yasına
gelmeden çocuğunuzu arabanın önüne oturtmayın. Araba hareket
halindeyken çocuk arkada ve bağlı olmalıdır.
Altı yasına kadar
çocuklar, arkada iki koltuk arasında ayakta durmaya bayılırlar.
Bir kaza sırasında en büyük zararın arkada, ortada oturana ve
durana geldiğini hep hatırlayın.
Çocuğunuzu yaz
okullarına gönderirken çok dikkatli olun. Yaz okullarının büyük
çoğunluğu, vaat edilenlerin aksine çocukların kendi haline
bırakıldığı yerlerdir.
Yaz okullarının
çoğu, çocuğa yasının ötesinde cinsel eğitim vermeye yarar.
Çocuğunuzun gittiği
yaz okulunu sik ziyaret edin, aksaklıkları yöneticilerle
görüsün.
Çocuğunuzun hak
ettiği ilgiyi görmesinin tek yolu budur.
ÇOCUGU KABULLENMEK
Çocuğunuzu olmasını
istediğiniz gibi değil, olduğu gibi kabul edin. Böylece
olabileceklerinin en iyisi olmalarına imkan verirsiniz.
Çocuğunuzu
değiştiremezsiniz. Onu ancak değişim için cesaretlendirebilir ve
isteklendirebilirsiniz.
Küçük çocuğunuzu
değiştirmeye çalışmak, onun üzerine oturmaya benzer.
İstediğinizi elde ettiğinizi düşündüğünüz sırada, altta kalanın
enkaz olduğunu fark edersiniz.
Çocuğunuzun sahip
olmadığı özelliklere üzülmek yerine, sahip olduklarına sevinin.
Çocuğunuzun
yansıttığı kişiliği kabul edin.
Çocuğunuzun yaptığı,
elinden gelendir. Çocuğunuzun sınırlarını kabullenin.
Sizin istediğiniz ve
Çocuğunuzun yapamadığı birçok şey, gerçekte Çocuğunuzun elinden
gelmediği için yapamadığı şeylerdir.
Çocuğunun “çok
akilli, ama tembel” olduğunu düşünen anne-babaların çoğu ya
birinci, ya ikinci yargılarında yanılıyorlardır.
“Çok akil” mutlaka
herhangi bir alanda çocuğun ortaya yaşıtlarından çok farklı bir
şey koymasına imkan verir. (İste size Çocuğunuzun çok akilli
olup olmadığını sınayacak bir ölçü)
OYUN - OYUNCAK
Hangi yasta olursa
olsun, çocuğunuzla oynadığınız oyunları kaybedin. Çocuğunuzun
“yenile yenile yenmeyi öğreneceğini” düşünüyorsanız
yanılıyorsunuz. Çocuklar yenildikleri zaman daima oyuna
ilgilerini kaybederler.
Çocuğunuza pahalı
elektronik oyuncaklar almak isteğiniz zaman iki kere düşünün.
Bozar diye oynamasına izin vermediğiniz zaman, hem sevincini,
hem girisimciligini engellemiş olursunuz.
Pahalı elektronik
oyuncaklar büyük çoğunlukla kullanışlı oyuncaklar değildir.
Çünkü verdikleri ilk sevincin ötesinde birçok sıkıntı
getirirler.
ILETISIM
Küçük Çocuğunuza bir
şey söylerken, diz çökerek onunla ayni hizaya gelmeye çalısın.
Sizinle işbirliği yapmaya daha istekli olduğunu göreceksiniz.
Çocuğunuzun her
yasta anlattığını, sıkıntıdan patlasanız bile can kulağıyla
dinleyin.
Söyleyeceklerini
bilseniz bile çocuğunuzu iyi dinleyin. Vaktiniz yoksa bunu ona
söyleyin ve sonra dinleyin.
Çocuğunuzun
anlattıklarını dinlemiyorsanız, bir süre sonra onun da sizi
dinlemediğini fark edersiniz.
Çocuğunuzu
yargılamadan dinleyin. Böylece onun gerçek duygu ve
problemlerini öğrenme sansınız olur.
Çocuğunuzun
duygularına karşı çıkmayın. Düşüncenin doğrusu, yanlısı olsa
bile, duygunun doğrusu, yanlısı olmaz.
Korkuyorum, diyorsa
“Ne var bunda korkacak?” diye karşı çıkmak yerine, “Demek
korkuyorsun” diyerek sârilin. Göreceksiniz hem korkusunu
anlatacak, hem de onu yenme sansı artacaktır.
Kendisini sıkıntıya
sokan her yaşantısından sonra, “ne sonuç çıkarttığını” sorarak,
“ders almasına” ve “tecrübe kazanmasına” yardımcı olun. O sırada
onunla asla tartışmayın. Ders vermeye kalkmayın. Mutlaka
gerekiyorsa bunları daha sonra, duyguları yatıştıktan sonra
yapın.
Çocuğunuzu hatasını
görmesi için zorlamayın. Böylece aradan zaman geçince gerçeği
görmesini kolaylaştırmış olursunuz.
Çocuğunuzu kendinize
düşman etmek istemiyorsanız, bir başarısızlığından sonra “Ben
sana demedim mi?” demeyin.
Çocuğunuza emir
vermeyin. Ondan isteyin.
Çocuğunuza bir
satıcıdan istediği tenzilatı veya tavizi kavga etmeden almasını
öğretin.
Haksızlığa
uğradığınıza inandığınız bir yerde, hakkinizi arayış biçiminize
Çocuğunuzun tanık olmasını sağlayın. Ona kavga etmeden ve
bağırmadan haksızlıklara karşı çıkmanın mümkün olduğunu
gösterin.
Çocuğunuzu
dinlerken, mutlaka yüzüne bakin ve onunla göz iliksisi içinde
olun. Kendisine önem verildiğini hissedecektir.
Çocuğunuzla
iddialaşmayın. Yumuşak bir sesle “Ben böyle düşünüyorum” deyin
ve susun.
Dediğinizi kabul
etme ihtimali artar (hemen değilse bile, biraz sonra).
“Ne” söylediğinizden
çok daha önemli olan “nasıl” söylediğinizdir. İlişkiniz
istemediğiniz gibi gelişiyorsa, ifadenizi ve beden dilinizi
kontrol edin.
İletişim kişiye
değil, kişiyle yapılır. Siz konuşurken Çocuğunuz susup
dinliyorsa, boşa konuşuyorsunuz demektir.
Kimse duymak
istemeyen biri kadar sağır değildir.
Çocuğunuza düşünce
ve duygularını ifade etme fırsatı verin ve cevap veriyor diye
ona kızmayın.
Çocuğunuza doğru
bilgi verin. “nasıl olsa anlamaz”, “bunu onun iyiliği için
yapıyorum” gibi gerekçelerin arkasına sığınmayın. Kaybolan güven
geri gelmez.
Çocuklarla
anlaşmanın en iyi yolu, onlara iyi niyetle yaklaşmaktır.
Çocuğunuzla
aranızdaki duygusal çatışma, istemediğiniz boyutlara varıyorsa,
“kimin hakli olduğunu” düşünmek yerine, varmak istediğiniz amacı
düşünün ve davranışınızı gözden geçirin.
Çocuğunuzun yaptığı
bir sedyen hoşlandığınızda, bunu sebebiyle belirtin. Böylece
“otomatik” teşekkür yerine, insanları mutlu eden “özel
teşekkür”e geçebilirsiniz.
Bir tartışma
sırasında asla birkaç problemi birlikte çözmeye çalışmayın.
Konuları teker ele alin.
Gazeteden okuduğunuz
haberi, size tekrar okusa da, ilgiyle dinleyin. Böylece ortak
bir duygu paylaşmış olursunuz.
Çocuğunuzun
ilgilendiği konulardan, kitaplardan, müzikten zevk almaya
çalısın. İyi arkadaşlık, paylaşılan ortak heyecanlarla
gerçekleşir.
Çocuklarınızı spor,
tiyatro gösterisi, diploma töreni gibi özel günlerinde yalnız
bırakmayın.
EGITIM
Eğitmek doğru tepki
vermektir.
Eğitim doğruları
söylemek değil, doğruları yapmaktır. Çocuğunuza örnek olmaya
gayret edin. Gerisi gelir.
Çocuğunuza
vereceğiniz eğitimin amacı, onun sorumluluk düzeyini geliştirmek
ve olgunlaşmasını sağlamak olmalıdır.
Basarili terbiye
sisteminin özelliği ödüllendirici ve keyiflendirici olmasıdır.
Çocuğunuza “aferin” demekte cömert olun.
Çocuğunuza size
islerinizde yardim etme fırsatı verin.
Onun için en iyi
seçimi yapmış olmanız önemli değildir. Çocuğunuza seçme hakki
verin.
Çocuklarınızın
yanlışlarını değil, doğrularını yakalayın.
Çocuğunuza iyi
sözler söylemekten ve onu övmekten korkmayın. Şımaran çocukları
hayat hizaya sokar.
Şımartmaktan
kaçınayım derken güvenini zedelediğiniz çocuklara güven
kazandırmak çok daha zordur.
Çocukları
istediğiniz yönde geliştirmenin yolu, doğru yaptıkları zaman
fark etmek ve olumlu konuşmaktır. “Aferin, ellerini yıkadın”,
“seni ders çalışırken görmek beni çok memnun etti” gibi sözler,
doğruların fark edilmesidir ve olumlu davranışların kazanılması
için çok önemlidir.
Takdir edilen ve
övülen çocuklar, anne-babalarını ve arkadaşlarını takdir etmeyi
öğrenirler.
Atalarımız “taç
giyen bas akıllanır” demişler. Çocuğunuza küçük başarıları
karsısında olumlu sıfatlarla yaklaşırsanız ona en büyük hazine
olan, kendine güven duygusunu kazandırırsınız.
Çocuğunuza ne
derseniz, öyle olma ihtimalini artırırsınız. “Tembel”,
“sorumsuz”, “asi”, “inatçı” gibi olumsuz sıfatlar, bu
özellikleri geliştirir.
Çocuğunuzu hiçbir
zaman başkasıyla kıyaslamayın.
Önemli olan
Çocuğunuzun kardeşine veya arkadaşlarına kıyasla ne kadar
basarili olduğu değil, kendi yapabileceklerine kıyasla ne kadar
basarili olduğudur.
Çocuğunuzun hatasını
asla başkalarının yanında konuşmayın. Çocuğunuzu asla
başkalarının yanında eleştirmeyin.
Sik eleştirilen
çocuklar içe kapanık ve güvensiz olurlar.
Çocuğunuzun diş
görünüş ve özellikleri ile ilgili hep olumlu sözler söyleyin.
“Şişko, çiliz, göbeğine bak, kemiklerin sayılıyor” gibi sözler
söylemekten kaçının. Bu tür sözler yalnızca hayat boyu sürecek
bir yetersizlik duygusu yerleştirmeye yararlar.
Suçlanan ve her
konuda kabahat bulunan çocuklar, suçlamayı ve yalan söylemeyi
öğrenirler.
Çocuklarınızla asla
alay etmeyin, onları küçük düşürmeyin ve utandırmayın.
Alay edilen
çocuklar, utanmayı öğrenirler.
Davranışlar
davranışları doğurur. Ne kadar hakli sebeplere dayanırsa
dayansın, kızgın ve öfkeli bir tarz, Çocuğunuzun da ayni
özelliklere sahip olmasına sebep olur. Kendinizi bu halinizle
aynada görmekten mutlu olacaksanız devam edin.
Kavgacılık ve
hırçınlık, sevimsiz ve daima öğrenilmiş özelliklerdir.
Çocuğunuzda bu davranışları görürseniz, aile içindeki iliksi ve
örnekleri gözden geçirin.
Çocuklar kızgın
insanları sevmezler. Ne kadar hakli sebeplere dayanırsa
dayansın, ortada kızmaya hazır bir insan gibi dolaşmayın.
Kızgın olduğunuz bir
sırada, hayat dersi vermeye kalkmayın.
Kırgınlığınızı ve
kızgınlığınızı fazla uzatmayın. Çocuğunuza hiçbir zaman ve
hiçbir sebeple küsmeyin.
Bütün çocuklar
birbirlerine benzer gibi gözükürler ama her çocuğun diğerinden
farkı vardır.
Bunları fark etmeye
çalısın ve dile getirin.
Çocuklarınızın
çevresine çeşitli vesilelerle sizin için ne kadar değerli
olduklarını belirten notlar yazın.
Çocuklarınıza asla
küfretmeyin, onlara kötü dua etmeyin.
Çocuğunuzun hayattan
zevk almasına yardim edin. Onu mutlu eden etkinlikleri
destekleyin ve bunu dile getirin.
Öğrendiğiniz
fıkraları Çocuğunuza anlatın. Onun size anlattıklarını can
kulağıyla dinleyin.
Çocuğunuzun
yaptığına “Bu yanlış” demek yerine, “Su bölümü iyi, acaba diğer
bölümü daha farklı olabilir miydi?” diye yaklaşın. Yanlısını
söyleyerek Çocuğunuzu düzeltemezsiniz.
Olumsuz konuşarak
isteklendirme artırma yöntemi tarihe karışmıştır. Çocuğunuzu
gayrete getirmek için olumlu bir tavır içinde olun.
Çocuğunuza olumsuz
bir söz söylemeniz gerekiyorsa, sözü olumlu ve ona güveninizi
belirten bir cümleyle bitirin.
Tahammül
edebildiğiniz hataları görmezden gelin.
Hiçbir eleştiriyi
çocuğun kişiliğini hedef alarak yapmayın. Davranışı eleştirin.
Adama değil, topa vurun. “Tembel” yerine “ödevini neden
yapmadın?”, “sorumsuz” yerine “odan toplanmamış” deyin.
Çocuğunuzun
beğendiğiniz özelliklerini dile getirmek için fırsat beklemeyin.
Bunu başkalarının yanında yapmaktan çekinmeyin.
Çocuğunuzun
başarılarını övün. Ama överken aşırıya kaçmayın.
Samimiyetinizden şüpheye düşebilir.
Çocuğunuza
ulaşabileceği hedefler koyun ve bunlara ulaştığında onu
ödüllendirin.
Çocuğunuz kız da
olsa, erkek de olsa pasta, kek, ekmek, kurabiye yapmasını
öğretin. Somut bir şey meydana getirmek kendine olan güven ve
saygısını geliştirir.
Çocuğunuzu
olgunlaştıracak olan sorumluluk almasıdır. Bunun için de hata
yapılmasını göze almak ve bunu kabullenmek gerekir.
Çocuğunuzun okul
basarisi arzu ettiğiniz kadar yüksek değilse tasalanmayın, okul
basarisi hayat basarisi konusunda orta derecede fikir verir.
Basarili olanlar
kendilerini sevenler, kendilerine güvenenler ve kendileriyle
barışık olanlardır.
Çocuğunuza bunları
kazandırın.
Çocuğunuza bulunduğu
yastan daha büyükmüş gibi davranırsanız, olgunlaşmasına yardımcı
olursunuz.
Çocuğunuzun
cinsellikle ilgili sorularına cevap verin. Cevabiniz onun
sorduğu soruyla ilgili olsun, bütün bildiklerinizle değil.
ALKOL-SIGARA-KÖTÜ
ALISKANLIKLAR
Çocuğunuz
büyüdüğünde sigara içmesini istemiyorsanız yanında içtiğiniz
sigara miktarını azaltın, ya da en iyisi siz de sigarayı
bırakın.
Özellikle arabada
çocuğunuzla birlikteyken sigara içmeyin.
KARDES ILISKILERI
Çocuğunuza
verdiğiniz ve kulak asmadığını düşündüğünüz bir öğüdün onu nasıl
etkilediğini bilmek istiyorsanız, kardeşine verdiği öğütleri
dinleyin.
Kardeşlerin yüzleri
benziyor diye kişiliklerinin de benzemesi gerekmez. Kardeşleri
birbirine düşman etmenin en kestirmek yolu, onları birbirine
örnek gösterip, olumsuz yargıda bulunmaktır.
Kardeşi ile sorununa
hemen müdahale etmeyin. Çözebilmelerine veya çözemiyorlarsa
çatışmalarına sabır gösterin. İkisi de bir şeyler öğrenecektir.
Kardeşler arasında
çatışma çıktığında biri diğerini hırpalıyorsa bile hemen
karışmayın. Sakin bir sesle ayna tutun. “Amacın kardeşinin
ağlaması mıydı?” deyin.
ÖDEVLERINE YARDIM
Ne yazık ki,
okullarda verilen ödevler çocuğun boyunu asar. Ev ödevlerinde
çocuğunuza ölçülü bir şekilde yardımcı olmaya hazır olun.
Bütün çocukların
ödev konusundaki ihtiyaçları farklı olmakla birlikte, çocuğa ev
ödevinde yardim etmenin, onun yerine ödevi yapmak veya ödevi
onunla yapmak olmadığını unutmayın.
Ödevinde yardımcı
olmanın yolu çocuğunuzun derse başlamasını sağlamak ve onun
çalışma ortamını düzenlemekten geçer.
Çalışma ortamını
düzenlemek için çalışma masası çevresindeki oyuncak, poster vb.
dikkat dağıtıcı öğeleri uzaklaştırın, televizyonu kapatın.
Çalışmaya baslarken
Çocuğunuza yüreklendirici sözler söyleyin. Örneğin; ona geçmiş
başarılarından veya ödevi bittikten sonra zevk alacağı bir
etkinlikten söz edin. |
|
|
|
|
|
|
|
|
ANKET |
|
|
|
|
|
|
|
DUYURULAR |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
MEB.HABERLER |
|
|
|
|
|
|
|
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE SESLENİŞİ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ATATÜRK'TEN SON MEKTUP |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|